Bu bir eğitim değil, asker.
Anlaştık mı?
Bu gerçek bir plan ve sen görevlisin.
Eğitim bitti.
Eğitim bitti.
GOA, HİNDİSTAN
İyiyim. Bir şeyim yok.
Sadece baş ağrısı.
Yanıyorsun.
Yok bir şeyim.
Başım ağrıyor o kadar.
- Hatırladığın yeni bir şey var mı?
- Hayır.
Önemsiz şeyleri hatırlıyorum.
Conklin'in sesini duyabiliyorum
ve o fotoğrafı hatırlıyorum ama...
Devamını getiremiyorum.
- Ama kabus olmadığına emin misin...?
- Bu olay oldu.
Bu bir görevdi.
Ve oradaydım.
Bunu yazmalıyız.
- İki yıldır o not defterini karalıyorum...
- İki yıl olmadı.
Aynı şeyler tekerrür ediyor.
Ama bu yüzden yazıyoruz.
Çünkü er ya da geç iyi
bir şey hatırlayacaksın.
İyi bir şey hatırlıyorum.
Her zaman.
BERLİN, ALMANYA
Son bir tur atmak istiyorum.
Bütün ekipler dinleyin.
Son yeşili bekliyoruz.
Gözlem İki, gözlerinizi dört
açtığınız zamanı bilmek istiyorum.
- Burası Gözlem İki. Gözlerimi dört açıyorum.
- Tamam.
Gözlem Bir, burası Merkez.
Görünürde bir şey var mı?
Merkez, burası Gözlem Bir.
Seyyar Bir hareket halinde.
Gözlem Üç, bu iyi.
- Merkez.
- Langley'den Müdür Marshall arıyor.
- Langley.
- Bekleyin, lütfen.
- Martin?
- Buradayım. Donnie ve Jack Weller'de burada.
- Bu satış için en yüksek ödeneği kullandığını öğrendik.
- Biz buradan geldik.
- Çok para, Pam.
- Bir hırsız için, bir köstebek için.
Eğer para şüpheli listesini azaltmaktan
başka bir şeye yaramıyorsa...
...bedel 10 misli daha ucuzdur.
Merkez, burası Gözlem İki. Muhafız ayrılıyor.
Seyyar Bir binaya giriyor.
Beyler, satıcım yerinde ve hazır. Oldukça
samimi, konuşacak fazla bir şey yok.
Pekala, Pam. Telefon sende.
- Açın.
- Hattayız.
- Yalnızca ses bağlantısı.
- Şimdi birinci kanala geçiyorum.
Anlaşıldı. Olumlu.
Aldın mı?
Aldım. Beni takip et.
Merkez, Seyyar Bir ve satıcı ofise girdiler.
Anlaşıldı.
Hepsi bu mu?
Hepsi orada. Bu dosyalar paranı
kimin çaldığını ispat edecek.
Ateş açtılar.
Gözlem Bir, cevap ver. Neler
olduğunu bilmek istiyorum.
- Gölge görüyor musunuz? Ben bir şey görmüyorum.
- Ne görüyorsunuz?
- Oraya hemen birkaç adam gönderin.
- Durdur şunu, Kurt.
- Göz teması. Görüntü...
- Seyyar Bir, duyabiliyor musun?
- Orada mısın, Seyyar Bir?
- Üzgünüm.
Ne görüyorsun, Teddy?
Gözlerinizi dört açın.
...Berlin'de düzenlenen yıllık
Petrol İşbirliği konferansına....
...Pekos Petrol Genel
Müdürü Yuri Gretkov katıldı.
Gretkov, altı yılda Pecos şirketini
petrol imparatorluğu haline getirdi...
...kendisi Rusya'nın en zengin adamıdır.
Hazar Denizi'nde sondaj haklarının
güçlendirilmesi sonrasında...
Geç kaldın.
Dosyalar.
Geri kalanını işi tamamladığında alacaksın.
Temizlenmem gerek.
Acele et, uçağın bir saate kadar kalkacak.
Bilginin sağlam olduğuna emin misin?
Orada olacak.
Ne kadar?
- Günaydın, beyefendi.
- Günaydın.
Kendisi arkadaşım olur.
Ailede bir cenaze var ve onu
gören var mı merak ediyorum?
- Hey.
- Atla.
- Ne oldu?
- Hapı yuttuk.
- Nasıl?
- Uyuyor muşuz. Tembellik ettik.
Öküz!
Pekala. Aynı adamı iki seferdir
görüyorum. Kasabada telgraf hanedeydi.
- Emin misin? Nasıl emin olabiliyorsun?
- Yanlış.
Adam, kullandığı araba, giyinişi yanlış.
- Bak, Jason, sakin olalım. Sıradan biri olabilir.
- Bu gerçek.
Bu gerçek.
Bu o. Şuradaki o. Eğ başını.
Gümüş renkli Hyundai. Eğ kafanı.
Ne kadar uzakta?
Ne kadar?
Yüz metre.
Direksiyona sen geç. Sen süreceksin.
Geç.
Köprüye doğru sür.
- Buradan dön. Tarladan kestirme git.
- Sıkı tutun.
Pekala, kulübeye doğru gitmeye devam et.
Bir saate kadar seninle orada buluşuruz.
Köprünün diğer tarafına atlayacağım.
Bizi takip edebileceği tek yol bu.
- Ya düşündüğün kişi değilse?
- Bunlar onlar. Treadstone projesi ile ilgili.
- Jason, yapma. Yapmanı istemiyorum.
- Bak, Marie, onları uyardım.
Bizi rahat bırakmazlarsa
olacaklar için onları uyardım.
- Böyle bitmesini istemiyorum...
- Tercih hakkımız yok.
Evet, var.
Sağ ol.
Bu iki patlayıcı madde elektik şebekesine
bağlanmış ve bir tanesi patlamamış.
Biri patlamamış. Üzerindeki
parmak izleri silinmemiş.
- Almanlardan eşleşen parmak izi yok mu?
- Hayır. Kimseninkine uymuyor.
Hayır. Girebildiğimiz bütün veri tabanlarını
kontrol ettik. Ama şimdi Langley'e bakıyoruz.
- Tarat.
- Tamam.
Treadstone nedir?
Bana bir uçak ayarlayın. Langley'e gidiyoruz.
SHEREMETYEVO ULUSLARARASI
HAVA ALANI MOSKOVA, RUSYA
Bourne?
İşi bitti.
Öldüğüne emin misin?
Çünkü ortalık çok karışık...
Bourne. Dosyalar. Parmak izleri. Hepsi bitti.
Seninle bir aya kadar bağlantıya geçerim.
İki kişi öldü...
...üç milyon dolar nakit para, Neski
dosyaları gitti, ve bunları herkes biliyor.
Burası hala gizli bir teşkilat, değil mi?
Bu olayı bir başarısızlık olarak görmüyorum.
- Buna başarı mı diyorsun?
- Elimizde bir ipucu var.
Suikastçı parmak izi bırakmış.
Bizden biri.
- Kim o?
- Bana Treadstone hakkında ne anlatabilirsin?
- Treadstone mu?
- İzin vardığı yer.
Cevap istiyorsan...
...bana beşinci düzey SCI
hakkı vermen gerekecek.
Elimizde bir ipucu var, Marty.
Pekala. Yetkin var.
Ama tasma kayışın çok kısa.
Ve gruba kabarık bir rapor vereceksin.
Bununla nereye varacağını bilmek istiyorum.
Efendim.
NAPOLİ, İTALYA
PROJE SORGU RAPORU
GÖREV BAŞARISIZ OLDU. KAÇTI.
MUHTEMEL TANI, HAFIZA KAYBI.
- Ward?
- Evet?
- Ben Pamela Landy.
- Merhaba, Pam. Senin için ne yapabilirim?
- Bana ayıracak zamanın vardır sanıyordum.
- Ne için?
- Aslında şuan boşum.
- Kulağa iç karartıcı geliyor.
Programıma bir bakayım.
- Affedersiniz, bana...
- Yardımcı olabilir miyim?
- Evet, Bay Abbott ile görüşmek için geldim.
- 20 dakika?
Görüşürüz.
Treadstone Operasyonu.
- Hiç duymadım.
- Yemezler.
Kusura bakma ama, Pam, bence
geçenki ödenek konusuna geçebilirsin.
Treadstone ile ilgili bütün personel ve
malzemelere sınırsız erişim yetkisi aldım...
...müdür Marshall verdi.
- Eee, neye bakıyoruz?
- Bilmek istiyorum.
Bilmek mi? Bir ölüm mangasıydı. Kötüye kötü.
İki yıl önce projeye son verildi.
Burada kimse Treadstone'u bilmek istemez.
O nedenle, bence bunu Marty'e geri götür
ve tam olarak ne yaptığını ona haber ver.
Haberi var. Arşivlere girdim.
Elimde dosyalar var, Ward.
- Conklin'den bahsedelim.
- Neyin peşindesin, Pam?
Beni yakmak mı istiyorsun?
Koltuğumu istiyorsun, değil mi?
- Ne olduğunu bilmek istiyorum.
- Ne mi oldu? Jason Bourne oldu. Dosyalar sende.
O halde saçmalamayı keselim.
Conklin bu adamları ağır yaraladı
adamlar kopmak zorunda kaldı.
Bourne onun bir numarasıydı.
Adam işe çıktı, operasyonu berbat
etti, bir daha geri dönmedi.
Conklin durumu düzeltemedi, Bourne'u
bulamadı, ayarlayamadı. Hepsi boşa gitti.
Yani Conklin'i sen öldürttün.
Yani, eğer saçmalamayı keseceksek.
Bu teşkilata iki evlilik ve 30 yılımı
verdim. Dört kıtadaki pislikleri temizledim.
Gelecek sene emekli olacağım ama burada oturup
kendimi baştan çıkartmana izin vereceğimi...
...sanıyorsan cehennemin dibine gidebilirsin.
Marshall da.
Yapılması gerekiyordu.
-Ya Bourne? O nerede şuan?
Bir çukurda ölmüştür. Mogadishu'da
bir barda sızmıştır. Kim bilir?
Bence de öyle. Geçen hafta Berlin'de
kötüye giden bir pazarlık vardı...
...satış esnasında olay yeri
memurumuz ve satıcı öldürüldü.
Jason Bourne tarafından öldürüldüler.
Üst katta bizim için hazırlandılar.
LONDRA, İNGİLTERE CIA ŞUBESİ
Yedi yıl önce, elektronik para
havalesi yapılırken Moskova yüzünden...
...CIA'in 20 milyon doları ortadan yok oldu.
Akabinde ki soruşturmada...
...Rus politikacı Vladimir
Neski ile temasa geçtik.
Neski, aramızda bir köstebek olduğunu ve
içimizden biri tarafından soyulduğumuzu söyledi.
- Soyulduk mu?
- Asla öğrenemedik.
Bay Neski öldürüldüğünde
görüşme planlıyorduk.
- Kim tarafından öldürüldü?
- Karısı.
Biz bir kaynak bulana kadar olay soğudu.
Berlin'deki başka bir Rus Neski cinayeti
dosyalarının elinde olduğunu iddia etti.
Elmada bir ısırık daha olduğunu düşündük.
Suikastçının bizimkilerden biri yani
Jason Bourne olduğu ortaya çıktı.
Treadstone'un buralarda çok popüler
bir konu olmadığını biliyorum,...
...ama biraz derine indiğimizde
ilginç şeyler bulduk.
Bu, Conklin'in şahsi bilgisayarı.
Treadstone dosyaları, şifrelerle
ve olay dosyalarıyla dolmuş...
...bunun için ne yetkisi varmış
ne de yetkiye ihtiyacı olmuş.
Bilgisayarın hafıza diskinde
saklıydı, silinmiş olarak...
...Zürih'teki bir bankanın
hesap numarası bulduk.
Öldüğünde, şahsi hesabında 760.000$ vardı.
Onun bütçesini biliyor musun? Ona para
veriyorduk ve parayı saklamasını istiyorduk.
- Kendi hesabıydı. Bir şey planlıyordu.
- Kesin olması gerekiyor.
- Kesin olan Berlin'de iki kişiyi kaybetmem.
- Teoriniz nedir o halde?
Conklin, güzel adını korumak için
mezardan dışarı mı çıkacak? Adam öldü.
- Bunu tartışan yok, Ward.
- Allah aşkına, Marty, Conklin'i tanırsın.
Bu mu bilgi? Yani, hepsi bu mu?
Sadede gel, Pam.
Sanırım Bourne ve Conklin
birlikte çalışıyordu...
...Bourne hala işin içinde ve
Berlin'de almaya çalıştığım bilgi...
Bourne'u saklanmaktan yeniden öldürmeye
getirecek yeterlilikte önemliydi. Bu bilgi nasıl?
Affedersiniz, efendim,
ama buna inanamayacaksınız.
Jason Bourne'un pasaportu az önce
Napoli'de veri tabanına girdi.
Tamam. Napoli ile temasa geçin.
Kiminle uğraştıklarını bilmeleri lazım.
Orada ne tür yerel mal
varlığımız var öğrenin.
Hayır, bir şey yok. Bilgisayarda
bir adamın adı çıktı.
Evet. Dinle, Tom, seni
sonra ararım, tamam mı?
Bay Bourne, adım John Nevins. A.B.D
konsolosluğundanım. Size birkaç soru soracağım.
Tangiers'den geliyorsunuz? Doğru mu?
Napoli'ye ziyaretinizin sebebi nedir?
Bak, ne yaptığını ve kimin
için çalıştığını bilmiyorum.
...ama sana şunu garanti ediyorum,
öyle ya da böyle top oynayacaksın.
- Ben Nevins.
- Ben Tom Cronin, C.I.A memuruyum, Langley, Virginia'dan arıyorum.
- Jason Bourne sizin nezaretinizde mi?
- Evet, bizde.
Dinleyin, o teşkilatın önemli bir hedefidir.
Onu emniyete alır almaz beni arayın.
Anladım.
Tutuklanmış. İşte numarası.
Konsolosluk dışında alan memuru
tarafından sorguya çekiliyor.
- Alo?
- Ben Pamela Landy, CIA müdürü. O nerede?
Galiba kaçtı.
Kahretsin!
- Alanı sardınız mı?
- Sarmak mı? Hayır.
Burası İtalya. Tam olarak sarmazlar...
- Kaç yıldır teşkilatta çalışıyorsun?
- Ben mi? Dört yıldır.
Beşinci yılını istiyorsan,
beni çok iyi dinleyeceksin.
Bourne silahlı ve son derece tehlikeli.
Geçen hafta Berlin'de iki kişiye suikast
düzenledi...biri çok tecrübeli üst subaydı.
Senden alanı emniyete almanı, her delili
muhafaza etmeni ve derhal yapmanı istiyorum.
- Anlaşıldı mı?
- Evet, efendim...bayan.
45 dakika içinde Berlin uçağına
biniyorum, bu demektir ki...
...30 dakika içinde beni geri arayacaksın.
Ve sana durduğumuz yeri
söylediğimde, etkilensem iyi olur.
- Berlin'e mi gidiyorsun?
- Orada zaten bir ekibim var...
Bourne'un Napoli'de aile kurmaya
hazırlanmasından şüpheleniyorum.
Neye bulaştığının farkında değilsin.
Sen farkında mısın?
Treadstone'u bıraktığı anda...
...onu bulmaları için gönderdiğin
her kişiyi öldürdü ve kaçtı.
Jason Bourne hakkında okuduğun
birkaç dosya seni uzman mı yapıyor?
- Bu benim davam, Ward.
- Yeter. İkinizi de o uçakta istiyorum.
Son zamanlarda hepimiz yaptığımız işleri
ya çok tembel ya da beceriksizce yapıyoruz.
O orospu çocuğunu bulup yere sereceğiz.
Artık Jason Bourne'un bu teşkilatı
yok etmesine izin vermeyeceğim.
- Senin için yeterli mi?
- Evet.
Jason Bourne silahlı ve son derece tehlikeli.
Geçen hafta Berlin'de iki
kişiye suikast düzenledi...
...bir tanesi çok tecrübeli
bir üst subaya idi.
Alanı emniyete almanı istiyorum. Her delili
emniyete almanı, ve derhal yapmanı istiyorum...
Bu bir eğitim değil, asker.
Bu bir eğitim değil, asker.
Anlaştık mı?
AMSTERDAM, HOLLANDA
Üç yıldır Treadstone'da çalışıyordun,
o zamanlar görevin neydi?
Paris’te Amerikalı bir öğrenciydim.
Paris’te Treadstone projesinde
işin tam olarak neyden ibaretti?
İki sorumluluğum vardı. Biri, lojistik
operasyonları koordine etmekti.
- Diğeri ise ajanların sağlığını izlemekti.
- Sağlık derken?
Akıl sağlıkları. Başlarından geçenler,
onlarda çeşitli sorunlara neden oluyordu.
- Ne tür sorunlar?
- Depresyon, sinir, saplantısal davranışlar.
Fiziksel belirtileri vardı. Baş
ağrıları, ışığa karşı hassasiyet.
- Hafıza kaybı?
- Bourne'dan öncekilerde mi? Hayır.
- Uçak hazır. Araba sizi bekliyor.
- İyi şanslar.
Hayır. Sen onun yerel bağlantısıydın,
Conklin'in öldüğü gece onunlaydın.
Bizimle geliyorsun.
Langley Napoli'den bir görüntü
ele geçirdi. Şuan gönderiyor.
Şuan geliyor.
- Yetki lazım.
- Saklanmıyor, orası kesin.
- Neden Napoli? Neden şimdi?
- Rasgele olabilir. Belki kaçıyordur.
- Kendi pasaportuyla mı?
- Hakikaten ne yapıyor?
- İlk hatasını yapıyor.
- Hata değil.
Onlar hata yapmazlar. Rasgele iş yapmazlar.
Daima bir amaçları, bir hedefleri vardır.
Amaç ve hedefler her zaman bizden
çıkardı. Ona bunları şuan kim veriyor?
Korku mu veriyor?
Kendisi.
MÜNİH, ALMANYA
- Dolabı ben boşalttım.
- Biraz ışık hissi veriyor.
Oraya bırak.
Önden.
Özür dilerim. Eski alışkanlıklar.
- Dişlerini kullan.
- Ah.
Eterdeki bilgide hafızanı
kaybedeceğin yazıyordu.
Yine de harekete geçmeliydin.
- Ne istiyorsun?
- Conklin'i.
O öldü.
Paris'te vurularak öldürüldü. O
binadan çıktığın gece öldürüldü.
Peki şuan Treadstone projesini kim yürütüyor?
Kimse. Projeye son verdiler.
Bitti. En son ikimiz kaldık.
Bittiyse, neden o zaman hala peşimdeler?
- Bilmiyorum.
- Pamela Landy adını duydun mu?
- Onun kim olduğunu bilmiyorum.
- Pamela Landy Berlin'de.
- Berlin'de neler oluyor?
- Bilmiyorum.
Neden yalan söyleyeyim?
Buraya beni öldürmeye geldiğini sanıyordum.
- Ne yaptın ki?
- Üzgünüm.
Yardım mı çağırdın?
Ayağa kalk. Hadi.
- Ön tarafta araban var mı?
- Anahtarlar ceketimin cebinde.
- Ama...
- Ne?
Arkadan çıkalım. Bir arabam daha var.
Pamela Landy ile görüşebilir miyim?
Bir dakika, lütfen.
Hayır, bu isimde biri yok.
Teşekkürler.
Pamela Landy ile görüşebilir miyim?
Hayır, bu isimde biri yok.
Westin Grand. Sizin için ne yapabilirim?
Pamela Landy, lütfen.
Bir dakika lütfen, sizi bağlıyorum.
Westin Grand, iyi günler.
Sizin için ne yapabilirim?
- Pamela Landy, lütfen.
- Bir dakikanızı rica edeceğim.
Teşekkürler.
İyi günler. Size nasıl yardımcı olabilirim?
- Pamela Landy adlı konuğunuzla görüşmek istiyordum.
- Bir saniye, lütfen.
Alo?
Alo?
Üzgünüm, efendim. Telefon şuan meşgul.
Sonra denerim. Teşekkürler.
Tamam. Zaman sıralamasına bir
bakalım. Bourne'un amacı neymiş?
Bunun kutulardan çıkmasını istiyorum.
Napoli'deki giriş çıkışları. Her şeyi kontrol
edin. Uçakları, trenleri, polis raporlarını.
- Bu birinci kutu. Teddy, bu senin.
- Tamam.
İkinci kutu. Buna "Öncelikli
Bağlantılar" diyelim.
Bourne'un bütün Treadstone malzemelerini
yeniden incelemek istiyorum. Her adımını.
Kim, üçüncü kutu. Seyahat
yöntemini teşhis etmek istiyorum.
Yerel polisle bağlantıda kalın. Araca,
park biletine, filan ihtiyacımız var.
Langley, ihtiyacımız olan uydu
görüntülerini göndermeyi teklif etti...
...o yüzden onlar için bir hedef bulalım.
Danny, dördüncü kutu senin.
Sağlam gözlere ihtiyacım var.
Neski dosyalarını kaybettiğimiz
yerdeki pazarlığı incele.
Bourne'un eylemleriyle ilgili
bildiklerimizi zaman sıralamasına sokun.
Tersine çevirin bakalım ne bulacağız.
Hadi, beyler. Yıllardır bu adamın hayatını
azami denetimle kontrol altında tuttuk...
...ondan bir adım önde olmalıyız.
Eve gitmek istiyor musunuz?
Jason Bourne'u bulun.
Pamela Landy.
Ben Jason Bourne.
- Bourne mu?
- Bu Bourne. Yerini saptamamız için 90 saniye lazım.
Ne istiyorsun?
Treadstone'u sen mi yürütüyorsun?
Treadstone iki yıl önce
kapatıldı. Biliyorsun.
O halde şuan görevlendirmeleri kim planlıyor?
Görev yok. Bitti.
- O halde benden ne istiyorsunuz?
- Berlin.
Berlin'de olanları unuttun mu?
İki kişiyi öldürdün, Bourne.
Neski... Vladimir Neski... Vladimir Neski...
Bourne?
İçeri gelmek istiyorum.
- Tamam. Nasıl yapmak istiyorsun?
- 35 saniye lazım.
- Beni içeri getireceğini bildiğim birine ihtiyacım var.
- Kim?
Paris'te bir kız vardı.
Programın bir parçasıydı.
Lojistiği hallediyordu.
Alexander Strasse'de, 30
dakika, Dünya Saatinin altında.
- Onu yanlız gönder. Ona senin telefonunu ver.
- 20 saniye.
Peki ya onu bulamazsam?
Çok kolay. Tam yanında duruyor.
- Bir sürü alan var...
- Çok basit bir plan.
- İkinci çeyrek.
- Nerede?
İkinci çeyreği bulun, lütfen.
Saat tam şurada...Kahretsin,
kızı tam göbeğe çekiyor.
Bu bir emniyet kabusu. Kızı
korumamızın imkanı yok...
Berlin istasyonuna imdat sinyali verin.
Keskin nişancılara ihtiyacımız var...
...Savunma Bakanlığına,
neleri var neleri yoksa.
Keskin nişancı olmaz. Çatıya keskin
nişancı koyarsan onu korkutursun...
...benim cevaplara ihtiyacım var.
İçeri gelmek istediğine
gerçekten inanamazsın.
Neski olayıyla ilgili bir şey biliyor. Ne
olduğunu öğrenmek için bu şansı es geçmeyeceğim.
Aptallık etme. Bu kadar
yaklaşmışken aptallık etme.
Nicky'i korumaktan mı yoksa
Bourne'u öldürmekten mi bahsediyoruz?
Bourne'u öldürmekten bahsediyoruz.
Sıradaki cesetten bahsediyoruz.
Bu Nicky olabilir. Biri olabilir.
Beni duymuyorsun. Bourne'un
ölüsü bana bir şey kazandırmaz.
Seninle özel olarak konuşabilir miyiz?
- Ne?
- Ne hissettiğini biliyorum.
Berlin'de iki kişiyi kaybettin
ve bir şey yapmak istiyorsun.
Ama Bourne'un vereceği hiçbir
şey adamını geri getirmeyecek.
O dosyalardaki hiçbir şey kurbanlarını zahmete
değer hale getirmeyecek. Boş vermelisin.
Biz profesyoneliz. Bir operasyon kötüye
gittiğinde, sonucunu biz bağlarız.
Bana anlatmadığın bir şey varsa, o kızı
göndermeden istiyorum. Anlıyor musun?
Bu şeyi kitapta okuyormuşsun
gibi konuşuyorsun.
Ne yapmak istersiniz?
Keskin nişancıları yerleştir.
İşler kötüye giderse, onu harcarız.
Oldu.
Merkez, burası Gözlem Bir.
Hareket halinde bir kalabalık var.
- Bir bakıma protesto yürüyüşü.
- Üzgünüm. Yakalayabilecek kadar yakınım.
- Gözlem İki, biraz yaklaşabilir misin?
- Kurt, güney çıkışı mutlaka tutulsun.
Anlaşıldı. Olumlu. Tamam.
- Alo?
- Sana doğru bir tramvay geliyor. Bin ona.
- Tramvaya doğru gidiyor.
- Tramvay nereye gidiyor?
Tramvay Alexanderplatz istasyonuna gidiyor.
Gözlem Beş, onu göremiyorum. Onu görmüyorum.
Merkez, burası Gözlem
İki, kız tramvaya biniyor.
- Kız tramvaya biniyor.
- Tramvayı büyüt.
Bourne tramvayda.
- Tramvayda olduğunu sanmıyorum.
- Tramvayda.
Takip etsinler. Onlara söyle
mesafelerini korusunlar.
Tamam, Delta, gidelim. Tramvaya binelim.
Hadi. Gidiyoruz.
Kıza acele etmesini söyle.
Güney tarafında bir şey yok.
Alexanderplatz istasyonuna 25 saniye var.
Burası Gözlem Üç. Burada
birçok protestocu var.
Kızı orada koruyabilmemizin imkanı yok.
- Kızı oradan çıkarın.
- Yürüyün! Delta, harekete geçin! Şimdi!
- Kız burada yok. Gitmiş.
- Allah kahretsin!
- Tramvayda değiller.
- Adam tek kişi!
Jason, lütfen canımı yakma.
Ne demiştim? Beni rahat bırakın,
beni bulaştırmayın demiştim.
Söyledim. Vallahi. Jason,
onlara sana inandığımı söyledim.
Sana basit bir soru soracağım.
Doğru söyleyeceksin yoksa
vallahi seni öldürürüm.
- Delta, bir şey söyle. Bir şeylere ihtiyacım var.
- Araştırıyorlar! Araştırıyorlar!
Pamela Landy kim?
- Operasyon şefi.
- Treadstone'u o mu yönetiyor?
- Hayır, müdür yardımcısı.
- Neden beni öldürmeye çalışıyor?
Geçen hafta bir bölge ajanı, bir
başka ajanı satın almaya çalışıyordu.
Bir köstebeği filan ele vermeye çalışıyordu.
- Yani?
- Yani onu biz yakalamadan sen öldürdün.
- Ben mi öldürmüşüm?
- Parmak izini bırakmışsın.
Treadstone'a geri dönen izler
vardı. Senin olduğunu biliyorlar.
- Delilik bu.
- Bunu neden yapıyorsun? Neden şimdi geri dönüyorsun?
- Landy bulacak...
- Kes. Kes.
Geçen hafta 4000 mil uzakta
Hindistan'da Marie'nin ölüşünü seyrettim.
Benim için geldiler ve
benim yerime onu öldürdüler.
Bu şimdi bitecek.
Kızı bulun.
Benden ne istiyorsunuz? Neden
bana komplo kurmaya çalışıyorsunuz?
Lütfen! Buraya Paris için
geldim. Bizi Abbott sürükledi...
- Abbott...
- Abbott kim?
- Conklin'in patronu. Treadstone'a o son verdi.
- Burada Berlin'de mi?
- Evet.
- Treadstone'u o mu yürütüyordu?
- Treadstone'u o mu yürütüyordu?
- Evet. Ona Conklin rapor veriyordu.
Lütfen. Lütfen, vallahi...
Landy neyi satın alıyordu? Ne tür dosyaydı?
Conklin'le ilgili şeyleri. Rus
politikacılar ile ilgili bir şeydi.
- Neski.
- Neyden bahsediyorsun?
Eğitim bitti...Eğitim bitti...Eğitim bitti...
- Berlin'e ne zaman geldim?
- Neyden bahsediyorsun?
Treadstone için. Dosyamı biliyorsun.
Burada bir iş yapmıştım? Ne zamandı?
Hayır, daha önce hiç Berlin'de çalışmadın.
İlk işimdi. Burada Berlin'de bir
iş yapmıştım. Dosyamı biliyorsun.
- Daha önce Berlin'de hiç çalışmadın.
- İlk işim!
- Hayır, ilk görevin Cenevre'de idi.
- Topunuzu sikerim!
- Vallahi! Vallahi!
- Buraya geldiğimi biliyorum, Nicky!
- Dosyanda yok.
- Buraya geldiğimi biliyorum!
Dosyanda bu bilgi yok, hayır,
vallahi diyorum...lütfen!
Pam, sana bir şey göstermek
istiyorum. Burası Alexanderplatz.
Üç tane hemzemin, 15 tünel var.
Beş blok yarı çapında kesişiyorlar.
Burası, Luftschulzbunker.
Eski bir savaş sığınağı.
- Orada kaç kişi var?
- İkisi arka merdivenlerden iniyor. Diğerleri arama için dağılıyor.
- Buradaki emniyet durumumuz nedir?
- "Burası" neresi? Yer mi?
Burası burası. Bina içi. Her yere
bakın, merdiven boşluklarına...
...bütün koridorlara,
her şeye bir daha bakın.
Bakıldı.
Tamam, bildirelim. Berlin
polisine resmini bildirin.
- Ayrıca Hindistan'daki kız arkadaşının hikayesini öğrenin.
- Araştırıyorum.
Büyük bir bok çukurundasın Pamela,
ve buna uygun ayakkabın yok.
Berlin ile ilgili bir
şey bilmediğini söyledi.
Nicky'nin üstünde mikrofon
olduğunu biliyordu.
Bizim yararımıza olduğunu düşünmüyor musun?
Bana dinlendiğini bilen
bir adam gibi gelmedi...
Berlin'de olduğunu biliyorduk. Hafızasını
kaybetti. Biz kaybettirdik. Şimdi de...
Şimdi ne olacak? Onu yok mu edeceksin? Buraya
geldiğimizden beri bunu sen gündeme getirdin.
Ayrıca Treadstone'u senin yürüttüğünü
söyledi. Buna da mı inanmalıyız?
- Bourne'un bir şey bildiğine inanıyorum.
- Bildiği, peşindekinin sen olduğu.
...ve kendini korumak için
bununla başlayabilirsin.
Yollamışlar mı şu resimlere bir bakın?
Sana göstermem gereken bir şey var.
VLADİMİR NESKİ VE KARISI ALMANYA'DAKİ
OTELDE VURULMUŞ OLARAK BULUNDU.
ÖLÜMÜNE İNTİHAR. MOSKOVA ASKERİ POLİSİ NESKİ
VE KARISI BERLİN'DEKİ OTELDE ÖLÜ BULUNDU.
Pekala, kutu işimi bitirdim ama Landy'e
göstermeden önce sana göstermek istedim.
Dün gece buraya geldim...
...çünkü bunların hiç biri
bana mantıklı gelmemişti.
Sana katılıyorum...Conklin
manyağın tekiydi. Ama hain miydi?
- Orasını bilemiyorum.
- Ne biliyorsun, Danny?
Pekala. Buraya dört-gam patlayıcı koyarsan
binanın elektriğini götürür. Bunu bilirsin.
Eş zamanlı patlaması
gereken iki patlayıcı vardı.
Buradaki, ikinci patlayıcı patlamadı.
Şimdi, her şeyden önce, bu önemli değil.
Devre kesici için üstte bir alt hat var.
İkincisi, patlayıcıları
neden tamamen buraya koydu?
Buraya girmek için gayet iyiysen
ve tertibatı halledebiliyorsan...
...buna ihtiyacın olmayacağını
gayet iyi bilirsin.
Bourne biliyordu.
- Oyun muydu bu?
- Kesin mi? Hayır.
Ama peki ya biri Conklin ve Bourne'u
suçlayarak izlerini korumaya çalışıyorsa?
Peki ya, Bourne'un bunların
hiç biriyle alakası yoksa?
- Bir daha göster.
- Pekala. Buraya...
Arabayı kenara çek. Dışarı çıkıyor.
Bu bir eğitim değil asker. Anlaştık mı?
Bu gerçek bir plan, ve sen görevlisin.
Diğer tarafta görüşürüz.
- İyi akşamlar efendim. Size nasıl yardımcı olabilirim?
- Bir gecelik bir oda istiyorum.
- Rezervasyon yaptırmış mıydınız?
- Hayır.
Aslında, 645 numara müsaitse?
Daha önce o odada kalmıştım.
Üzgünüm, efendim, o oda
tutulmuş. 644 numara olur mu?
Salonun tam karşısında.
Efendim?
- 644'mü?
- Sorun değil. Teşekkürler.
Pasaportunuzu ve şuraya lütfen
imza atmanızı rica ediyorum.
İyi geceler.
Nerede? Brecker Otel'de.
Tamam, geliyoruz. Minibüsü alın!
- Brecker mi? Ne kadar uzakta?
- Yaklaşık beş ya da altı dakika uzaklıkta.
Selam!
Tebrikler, asker. Eğitim bitti.
Polis! Polis!
Yürüyün!
Siyah palto, büyük ihtimal deridir,
koyu renk tişört, koyu renk pantolon.
Oradaki polisler konukları bir araya
toplayıp teker teker kontrol etmek istiyor.
Bu cidden işe yarayacak.
Burada ne işi var acaba?
Belki geceyi burada geçirmek istemiştir.
Polis!
Polis! Polis!
- Onu kaçırmışlar mı?
- Evet, şimdilik.
Ama Nicky'i bulmuşlar. Westin'e geri
gelmiş. Bourne gitmesine izin vermiş.
- Gitmesine izin mi vermiş?
- Evet.
Danny Zorn nerede? Oraya gidip
onu sorguya çekmesi lazım.
- Bourne neden buraya geldi?
- Henüz bilmiyoruz.
Landy yukarıdaki odalardan birinde.
İşi bittiğinde seni arayacağını söyledi.
Tamam.
Sanırım otele taksiyle gideceğim.
Salonun karşısındaki tuttuğu oda buydu.
Buraya neden gelsin ki?
- Ne diyorsun?
- Bu odayı bir resimden biliyorum.
Burada, Vladimir Neski'nin cesedinin
etrafı tebeşirle çizilmişti.
Karısının onu öldürdüğü yer burası mı?
Sence onu karısı mı öldürdü?
Galiba pencereden çıkmış.
Az önce Berlin polisinden haber geldi.
Danny Zorn'un cesedini bulmuşlar.
İkinizin Bourne ile ilgilenmenizi
istiyorum. Oradaki her şeyi inceleyin.
Abbott'u arayın, beni otelinde beklemesini
söyleyin. Onunla görüşmeye gidiyorum.
- Evet.
- Benim. Neski olayını araştırıyorlar.
- Bu emniyetli bir telefon değil.
- Bourne olmadan hiçbir şey kanıtlayamazlar.
Bourne'u öldür bu soruşturma bitsin.
Korkarım ki Ward, ayrılma zamanımız geldi.
Dinle Yuri, o petrol kira kontratlarını CIA'in
çalıntı 20 milyon dolar sermayesiyle satın aldın.
- Bana borçlusun.
- Sana payını verdim. İkimiz de zengin olduk.
Sana hiçbir şey borçlu değilim.
Plan hala kurtarılabilir.
Bourne'u bul. Beni duydun mu?
Hala dışarıda. Onu hemen bul. Jason'u bul...
İmdat diye bağırmam benim
için çok iyi olmaz, değil mi?
Pek işe yaramaz.
Onu sen öldürdün.
Hataydı. Senin olman gerekiyordu.
Beni Neski cinayeti ile
ilişkilendiren dosyalar vardı.
Dosyalar kaybolur ve
senden şüphelenirlerse...
...10 sene bir hayaletin peşinde olacaklardı.
Bu yüzden yoluna çıktı.
Neski bu yüzden mi öldü?
Marie'yi bu yüzden mi öldürdün?
Marie'yi sen öldürdün...arabasına
bindiğin an öldürdün.
Hayatına girdiğin an öldü.
Size beni rahat bırakmanızı söylemiştim.
Veri tabanlarına girmedim.
Dünyanın yarısını dolaştım.
Kaçacak yerin yok.
Her hikaye böyle biter.
Sen böylesin, Jason. Katilsin.
Daima katil olacaksın.
Devam et, devam et. Yap!
O beni istemezdi.
Tek hayatta olma sebebin bu.
Ben bir vatanseverim. Ülkeme hizmet ediyorum.
- Peki ya Danny Zorn? O neydi?
- Şanssızdı.
Ek külfetti.
Eee, ne yapacağız?
Pişman değilim.
- Hayır, hayır, boş ver.
- Gelir gelmez beni arayın.
Hayır, bir şey yok.
- İyi zamanlama.
- Şu adam kim?
B Peronundaki.
Devam et. Devam et. Yap!
O beni istemezdi. Tek yaşama nedenin bu.
Langley'den telefon geldi. Abbott’un
ses kaydını inceleyecekler...
...Marshall da Bourne'a
ne olduğunu bilmek istiyor.
Dur, Teddy. Teddy, şu
adam kim? Şu adama bakın.
Girmek üzere...tam şurada! Şurada!
- Tam şurada.
- Bu Bourne!
- Buraya gelin! Bir şey bulduk!
- Elimizde bir görüntü var! İnceleyin!
Şurada. Büyük monitöre
yansıtıyorum. Bekleyin.
İşte yeniden çıktı.
- Hop, hop. Durun. Az önce ekrana çıktı.
- Palto bu. Bu o!
Bu nerenin treni?
- Bu tren Moskova'ya gidiyor.
- Moskova'ya neden gider ki?
Bana Rusya İç İşleri Bakanlığını bağlayın.
MOSKOVA, RUSYA
Telefonun kapalı. Neler oluyor?
Bana bir ay izinlisin demiştin.
Bana Jason Bourne'un öldüğünü söylemiştin.
Beni şu adrese götürebilir misin?
Ruble mi vereceksin?
Dolar.
Taksi 34'ü yollayın...tren
istasyonundan çıkıyorum.
Evet.
Burada bekle.
Alo.
Amerikalı, öyle mi?
İyi günler.
48 numarada oturan kızı arıyorum.
Neski'lerin kızı mı? Artık burada oturmuyor.
Şehir dışına taşındı.
Orannyi Projelendirme. Galiba, 16 numara.
Ah!
Gizli servistenim! Gizli servistenim!
Yere, yere yat!
Yerde kal!
Hey, taksimden uzak dur, pislik!
FSB destek istiyorum.
Aşırı hızda kovalamaca var.
Sessiz ol. Ses çıkarma. Tamam mı?
Param veya uyuşturucum
yok. İstediğin bunlar mı?
Otur. Otur.
Otur.
İngilizce biliyorum.
Sana zarar vermeyeceğim.
Seni incitmeyeceğim.
Büyüksün.
Düşündüğümden daha büyüksün.
Şu resim.
Senin için çok şey ifade ediyor mu?
Önemli değil. Bir resim sadece.
Hayır.
Öyle, çünkü nasıl öldüklerini bilmiyorsun.
Biliyorum.
Hayır, bilmiyorsun.
Ben bilmek isterdim.
Annemin babamı öldürmediğini...
...kendini öldürmediğini bilmek isterdim.
Ne?
Ailene olanlar böyle değil.
Onları ben öldürdüm.
Onları ben öldürdüm.
Benim işimdi.
İlk seferimdi.
Baban yalnız olmalıydı.
Ama sonra annen...
...çıkageldi...
...ve planımı değiştirmek zorunda kaldım.
Bilmek...
...olayları değiştiriyor...
...değil mi?
Sevgin elinden alındığında...
...gerçeği bilmek istiyorsun.
Üzgünüm.
NEW YORK CITY, NEW YORK
- Pamela Landy.
- Duyduğuma göre hala beni arıyormuşsun.
- Bourne?
- Ne istiyorsun?
Sana teşekkür etmek istiyordum...
...kaset için.
İhtiyacımız olanı aldık.
Bu her şeyi gün yüzüne çıkardı. Bitti.
Galiba sana bir özür borçluyum.
Resmi mi?
Hayır. Gizli. Nasıl olduğunu bilirsin.
- Hoşça kal.
- Bekle. Bekle.
David Webb.
Gerçek adın bu.
04.15.1971'de Nixa, Missouri'de doğdun.
Neden gelmiyorsun konuşuruz.
Bourne?
Biraz dinlen, Pam. Yorgun görünüyorsun.